-
1 ev\ hanımı
домохозя́йка (ж) -
2 ev
дом (м)* * *1) домev ekmeği — дома́шний хлеб; хлеб дома́шней вы́печки
ev eşyası — хозя́йственная у́тварь
ev hanımı — дома́шняя хозя́йка
ev hayvanları — дома́шние живо́тные
ev sahibi — хозя́ин до́ма, домовладе́лец
ahşap ev — деревя́нный дом
dikim evi — поши́вочная мастерска́я
doğum evi — роди́льный дом
ordu evi — офице́рский клуб
ticaret evi — торго́вый дом
2) семья́evine bağlıdır — он семьяни́н; он привя́зан к свое́й семье́
ev halkı — ча́да и домоча́дцы, чле́ны семьи́
••ev alma, komşu al — посл. выбира́й не дом, а выбира́й сосе́да
evdeki pazar uymaz, evdeki hesap çarşıya uymaz — посл. зага́д не быва́ет бога́т
- ev açmak- ev ev dolaşmak
- ev ev gezmek
- evde kalmak
- evlerden uzak!
- evlerden ırak!
- evlere şenlik!
См. также в других словарях:
ev hanımı — is. Ev kadını … Çağatay Osmanlı Sözlük
ev kadını — is. 1) Ev işleriyle uğraşan ve bu işi iyi başaran kadın, ev hanımı 2) Dışarıda çalışmayıp evinin işlerini yapan kadın, ev hanımı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller evinin kadını olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarşaflı — sf. 1) Üzerinde çarşaf olan 2) Çarşaf giymiş olan (kimse) Türk Ocağının en ileri adımlarından biri, çarşaflı hanımı piyano çalmak için sahneye çıkarmak olmuştur. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
dantel — is., Fr. dentelle Her türlü iplikle örülen veya bir kumaşın kenarına işlenen türlü biçimde ince ve ağ görünümünde örgü, tentene Gözlerini açıp Maviş Hanımı elinde tığ, pencerenin önüne oturmuş, sabırla dantel örüyor görmüyor mu? A. İlhan Birleşik … Çağatay Osmanlı Sözlük
eteklemek — i 1) Birinin eteğini saygı göstermek amacıyla öpmek veya öper gibi yapmak Sedirin yanına varıp hanımı etekledi. E. E. Talu 2) mec. Yaranmaya çalışmak, dalkavukluk etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ev — is. 1) Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı 2) Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane Ana oğul, yeni kiraladıkları eve bir pazar günü taşındılar. N. Cumalı 3) mec. Aile Evine bağlı bir adam. 4) esk. Soy,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hanım — is. 1) Kız ve kadınlara verilen unvan, bayan Ülker Hanım. 2) Kadın, eş Yok bizim hanım öyle değildir. M. Ş. Esendal 3) Toplumsal durumu, varlığı iyi olan, hizmetinde bulunulan kadın Becerikli hâliyle Zeynep e ve hanımına ait bütün işleri elinin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabahatli — sf. Kabahati olan, kusurlu, suçlu, töhmetli Biz o zaman bu sözleri en kötü bir biçimde manalandırarak hanımı kabahatli bulmuştuk. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalpak — is., ğı Kesik koni biçiminde deri, kürk veya kumaştan yapılmış başlık Hanımı, onun kalpağını otomobile dar yetiştirebilmişti. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
köşe bucak — is., ğı Göze çarpmayan yer Doktorun hanımı da Nadir Hanım a evin köşesini bucağını göstermeye başladı. M. Ş. Esendal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
süslenme — is. Süslenmek işi Sekiz evin sekiz hanımı da hararetli bir süslenme yarışına girdiler. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük